Muhabbetin kaynağı, yaşamın dengesi, huzur ve güvenin kapısı gelecek toplumun düzeni aile olmaktır.
Huzur ve güvenin yolculuğuna hazırlık yapmak için mücadele gerek.
Aile Danışmanı & Sosyolog Şule Bilmez, Gamador Life okurları için kaleme aldı.
Dünyada çevre kirliliğinin yaygınlaşması, sosyal alanı olmayan yapılarla betonlaşan mekanların artışı, çocuklarımızın güvenilir bir ortamdan mahrum bırakılmasına sebep olmuştur. Bu da yeni neslin
tabiattan, arkadaşlarla ortak alanlardan, oyun, eğlence ve iletişimden yoksun kalarak aile kavramına darbe getirmiştir. Teknolojik gelişmeler, evlere hapis oluşumuza ve zihinlerin
kilitlenmesine sebebiyet vermiştir. Yıpranan aile kavramı mekânsal bir planlama ile küçük bir köy, mahalle görünümlü yerler edinip biraz da olsa toplumsallaşmayı sağlayıp aile sağlığını korumak gerekir. Önce
birey olarak kendine karşı saygı duruşunda bulunup anlayış, hoşgörü, muhabbet barındıracak bir yuvanın temellerini kurmalı. Eş ile birlikte, birbirine karşı dürüstçe
konuşabilmeli, yeni yolcular için ortam hazırlanmalı, çocukların yeşil alanlarda toprak ile buluşacakları mekanlar sağlanırken komşunun güvenilirliği de aranmalı. Değişen imkanların karşısında her zaman
temkinli olmalı, insanoğlunun en hassas olduğu aile kavramını her alanda dengede tutmalıyız. İç dünyada sevgi, şefkat, adalet duygusunu sımsıkı sarmalı; dış dünyada, mekânlarda güvenli çevre yani, ortamın
sakinliğini korunmalı. Keyifli, konforlu bir yaşamın yolu doğrularla bütünleşmektir.
Aile olmak, sıcak bir yuva; hayatın zorluklarından, günün karmaşasından, işin stresi ve ağırlığından uzaklaşarak, sükûnet aranacak limandır.
Hangi Bitki Çayı Neye İyi Gelir?
Bitki çaylarının sağlığa birçok faydası olduğu bilinmektedir.
Aslında birçok farklı toplum yıllardır bitki çayı kullanmıştır.
Bitki çayı tüketmek tüm dünyada oldukça yaygındır. Bitkiler çağlar boyunca birçok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır. Günümüzde hala ilaçların hammaddelerinde bitkiler bulunmaktadır. Bu anlamda bitkilerin
insan hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu belirtmek gerekir. Ancak bitkiden faydalanmak için bitkinin ne yaptığını ve ne kadar tüketilmesi gerektiğini anlamak gerekir. Çünkü bazı bitkilerin güçlü
etkileri vardır.
Bitkisel çözümler kullanma eğilimi arttıkça, bitki çaylarının kullanımı da arttı. Piyasada artık çeşitli bitki çaylarına rastlamak mümkündür. Doğanın bize sunduğu bu sağlıklı bitki çaylarını sizin için
derledik.
Melisa çayı: Sakinleştirir Ginkgo biloba çayı: Hafızayı güçlendirir Fesleğen çayı: Şişkinlikleri giderir Mate çayı: Yorgunluk giderir Nergis çayı: Yanık ve yara tedavisi için Kekik çayı: Öksürüğe karşı Zerdeçal çayı: Kansere karşı Nane çayı: Hazımsızlığa karşı Papatya çayı: Alerjiye karşı Ekinezya çayı: Grip ve soğuk algınlığı
Bir Arada Yaşama Sanatı “Komşuluk”
Başlığa bakıldığında konu aslında politika, toplum bilim, psikoloji hatta insan kaynakları yönetimi gibi birçok alanla alakalı olsa da biz burada toplu yaşam alanlarında bireyler daha doğrusu komşular arası
ilişkiler boyutunda ele alacağız. Toplu yaşamın huzur içerisinde sürmesinin sırrı iyi komşuluk ilişkilerinde saklıdır. En yalın tanımıyla birbirine bitişik ya da yakın konutlarda oturan kimselere “komşu”
denir. Diğer bir ifadeyle toplu yapıların kullanılmasında fiziki yakınlık nedeniyle “birbirinin etki alanı içinde” bulunan kişiler komşu sayılırlar. Komşu hakkı kavramı mülkün kullanılmasını sınırlayıcı
nitelikte bir haktır. Bu anlamda medenî kanun ve kat mülkiyeti kanunu gibi düzenleyici yasal mevzuatlar komşuların tasarruf ve hareket serbestisini bazı konularda şartlara bağlayarak sınırlamıştır. Amaç
mülk sahibi ya da kiracı sıfatıyla komşuların birbirlerine verebilecekleri maddi ve manevi zararlara karşı koruyucu ve aynı zamanda da caydırıcı hükümler getirmektir. Tüm kurallara rağmen toplu yapılarda alt
alta ya da yan yana olsun birlikte yaşayabilmenin şartı hiç şüphesiz empati, karşılıklı saygı ve anlayıştır.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”
İnsan toplumsal bir varlıktır. Ailesi akrabaları her zaman yanında bulunamayabilir. Bulunsa bile her ihtiyacını her sorununu kendi başına çözemeyebilir. İşte bu noktada ailemizden sonra bize en yakın olan
komşuluk müessesi devreye girmektedir. Düşünün bir kere atasözünde adı geçen “kül” aslında önemsenmeyecek derecede bile olsa küçük bir iyilik ya da bir ihtiyacın giderilmesi komşuluk ilişkilerinde o kadar
büyük bir anlam ifade eder ki; maalesef günümüz koşuşturmacasında betonarme yapıların arasına sıkışmış haldeyiz. Her birimiz içinde yaşadığımız dev şehirlerin keşmekeşliğinde ciddi bir hayat mücadelesi
veriyoruz. Hep bir aradayız ama modernizm sebebiyle her biri yalnız bireylere dönüşmüşüz. İş hayatının stresi, ulaşım sorunu, çocukların okul ve kursu, market-pazar alışverişi, akşam eve gelince yemek telaşı,
ödenecek kira, faturalar vb. sorumluluklar, ömür törpüsü bizleri birbirimize yaklaşmaktan sorunlarımızı paylaşmaktan hatta her şeyden öte bir akşam çay içmek için bile komşumuza yapacağımız misafirlikten
alıkoymaktadır. Bayramlarda bile bayramlaşmak ve kapı ziyaretleri yerine acaba stresimizi atmak için nereye tatile gitsek diyoruz.
Yalnızlığın İlacı Komşulukta Yatar
Günümüzde yaşlanarak yalnız kalan bireylerin ailelerinden ayrı yalnız tek başına kaldığı evler her geçen gün daha da artmakta. Bir gün bir şekilde çoğumuzun karşılaşmak zorunda kalacağı bir realite gibi
görünse de ailenin diğer genç bireyleri kendi hayat düzenlerini kurdukları için her zaman yaşlı büyüklerinin yanında olamamaktadırlar. Sadece bu mu? Eşinden ayrılmış insanlar, öğrenciler, iş hayatında aktif
rol almayan ev hanımları da komşuluk ilişkileri sayesinde yalnızlıktan kurtulmakta ve sosyalleşmektedirler. Ev hanımlarının bir araya gelerek “gün” adı altında yemeli içmeli toplanmaları, aşure geleneği,
helva dağıtma, komşuda pişen yemeğin böreğin tabakla paylaşılması, bayram ziyaretleri, doğumda ölümde nişanda asker uğurlamada bir araya gelinmesi biz Türk toplumu için hala çok fazla öneme sahip olgular.
Komşulukta Güven şart
Bencil, empati yapmayan, kendi rahat ve konforunu her şeyin üzerinde gören insanlar komşuluk ilişkilerine zarar veriyor. ‘Ev alma komşu al’ derler, ‘kötü komşu ev sahibi yapar’ derler. Ne kadar da doğru
söylemiş atalarımız. Komşu ilişkilerinde karşılaşıldığı zaman gülümsemek, selamlaşmak, hal hatır sormak çok da zor değil. Bunlar kültürümüzde devam ettirmemiz gereken önemli değerler. Sıcak ilişki ve yakın
yaşantıları hayatımıza geçirebilirsek bu bizi mutlu edecek güvende hissettirecektir. Günümüzdeki modern mimari sistemde insanların teması azaldı. Mesafeler arttı. İnsanlar modern yaşam, ekonomik imkanlar ve
pandeminin de etkisiyle müstakil bahçeli yaşam tarzını tercih etmeye başladı. Ancak bu tür yaşam şekli toplumun bir araya gelip kaynaşmasında ortak bir kültürel mozaik tesis etmede bizleri olumsuz etkiliyor.
Her geçen gün daha da liberalleşiyoruz ve bu özgürlük bizi aslında daha da yalnızlaştırıyor ve toplumsal bağışıklığımızı azaltıyor.
Yüce dinimiz İslam’da Komşuluk
Yüce dinimizde komşuluk konusunda ciddi hükmedici ve konunun önemini vurgulayan bir yaklaşım sergilemektedir. Komşular bazen bir akraba gibi birbiriyle içli dışlı oldukları için güzel geçinmeleri, birbiri
hakkında iyi şeyler düşünüp mutlu olmalarını istemeleri, mallarının ve canlarının zarar görmemesi için gayret etmeleri, birbirleriyle hediyeleşmeleri, komşusu hatalı bir iş yapmaya kalktığında veya bir konuda
komşusunun görüşünü almak istediğinde ona doğru yolu göstermeleri başlıca komşuluk haklarıdır. Komşusunun gayrimüslim olması, bir müslümana, ona karşı komşuluk hakkını gözetmeme yetkisini
vermez. Komşusunun yahudi, hristiyan veya hiçbir dine inanmayan bir müşrik olması bu prensibi değiştirmez.
Dinimize göre yan yana 40 eve kadar olan herkes komşu sayılır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Cebrail bana komşu hakkını öyle çok anlattı ki; neredeyse komşuyu
komşuya mirasçı kılacak zannettim.” Yine buna benzer konu ile alakalı peygamber efendimizden rivayet edilen onlarca hadisi bulunmaktadır: Allah’a ve kıyamete inanan, komşusuna iyilik etsin. Evinizde pişen
yemekten, komşunuzun hakkını verin. Komşusu aç iken tok yatan gerçek mümin değildir. Komşuya da, ana babaya hürmet eder gibi hürmet etmek gerekir. Komşusunu üzen, beni üzmüş olur. Bana eziyet eden
Allah’a eziyet etmiş olur. Komşusu ile dövüşen, benimle dövüşmüş olur. Benimle dövüşen Allah ile dövüşmüş olur. Namaz kılan, oruç tutan, sadaka veren, fakat dili ile komşularını inciten nice kimseler vardır
ki, gidecekleri yer Cehennemdir. Komşun yardım isterse yardım et. Borç isterse ver. Fakir ise gözet. Hastalanırsa ziyaret et. İyi şeylerini tebrik et, felaketlerinde sabır dile. Ölünce cenazesine git… ve daha
onlarcası.
Yasal mevzuatlarda Komşuluk
Tabii konuya bu tarz yaklaşımımız komşuluk ilişkilerinde olması gerek sosyolojik tabanlı bir analiz. Bir de konunun uygulamada toplu yapılarda bir arada yaşayan insanlar açısından nesnel ve çizgileri daha
belirgin mevzuatsal yönü de bulunmaktadır.
Gelin şimdi ortak yaşam kurallarını tesis etmek amacıyla yasal mevzuatlarla da çerçevesi belirlenmiş olan komşuluk ilişkilerinin temel esaslarına hep beraber maddeler halinde bakalım:
Mülk sahipleri, temel prensip olarak hukuk düzeni sınırları içinde mülkü üzerinde dilediği gibi kullanma ve tasarrufta bulunma hakkına sahiptirler. Ancak; bağımsız bölümlerini kullanırken, Kat
Mülkiyeti Kanunu’na, yönetim plânına, genel hukuk kurallarına, gelenek görenek örf ve adetlere uygun davranmak; komşularını tedirgin ve rahatsız edecek ya da zarar verecek
davranışlardan kaçınmak zorundadırlar.
Kat maliklerinin aralarında başka türlü bir anlaşma yapılmadıkça bütün ortak yerlerin bakım koruma güçlendirme ve onarım giderleri veyahut yönetici aylığı gibi diğer giderlere kendi arsa payı
oranında katılmakla yükümlüdür. Kat malikleri ortak yerler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçerek veya kendi bağımsız bölümü nedeniyle bunlardan faydalanmaya lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını ileri sürerek
gideri ödemekten kaçınamaz.
Başkalarının huzur ve sükûnetini bozacak şekilde gürültüye neden olanlara idarî para cezası verilebilir. (Kabahatler Kanunu Md.36)
Başka bir kimsenin sağlığının zarar göreceği derecede gürültüye neden olan kişilere 2 aydan – 2 yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.(TCK,Md.183)
Kat mâliki; dairesinde ani ve yüksek tonda gürültüye sebep olacak işler yaptıracaksa, işe başlamadan önce yaşlı yada sağlık sorunu olan komşu aile bireyinin zarar görmemesi için gereken önlemleri alması
hususunda komşusuna/komşularına önceden bilgi verip izin alması gereklidir.
Site sakinlerinin; hayatın olağan akışı içerisindeki ses ve eylemlerden doğan ve tahammül sınırlarını aşmayan ses, gürültü ve benzeri olgulara karşılıklı olarak komşuluk hakkı çerçevesinde katlanmaları
gerekir. Bu bağlamda evinde küçük çocuğu yada zihinsel özürlü bir çocuğu bulunan ailenin bu durumundan kaynaklanacak ses ve gürültülerinden; makûl ve tahammül edilebilecek düzeyde kaldığı
sürece rahatsız olunduğu iddia edilemez. (Yrgty.18.HukukD./30.06.2003 esas,2003/4759,K.2003/5686)
Beslemesine izin verilen yada Yönetim Planı yada Genel Kurul kararı ile belirli şartlara bağlanmış olsa bile gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı açısından tehlikeli
olabilecek şekilde serbest bırakan ya da hayvanın kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, 6 aya kadar hapis veya adlî para cezasına çarptırılır. (TCK,Md.177)
Evsel atık ve artıkları, toplanmasına ve depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye idarî para cezası verilir. (Kabahatler K.Md.41/1)
Komşuluk haklarına uymayanlar hakkında neler yapılabilir? İdarî kurul, makam veya kamu görevlilerine başvurulabilir. Örnek; Kabahatler K.Md.36 ya göre başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde
gürültüye neden olanlara kolluk veya belediye zabıta görevlilerine başvurabilir (Alo Gürültü :176, Alo Zabıta : 153 ve Polis : 155 numaralarına da başvurulabilir)
Kat mâliklerinden veya kiracılardan herhangi biri, tüm sözlü ve yazılı uyarılara rağmen kurallara uymazsa; KMK Md:33’e göre para cezasına çarptırılması istenir. Bu da sonuç vermezse; kat
mâlikleri kurulu toplanır, diğer kat mâliklerinden biri ya da yönetici, ana gayrimenkûlün bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dâvâ açarak duruma müdahale edilmesini ve gerekli uyarıda
bulunulmasını isteyebilir. Mahkeme huzursuzluğa sebep olanın aleyhinde karar verirse kat mâlikleri kurulu toplanır oy çoğunluğuyla alacakları kararla huzursuzluğa sebep olanın bağımsız
bölümünün mülkiyetinin dâvâ tarihindeki değeri o kat mâlikine ödenerek bu mülkiyetin arsa payları oranında kat mâliklerine devri için dâvâ açabilir. Dâvâ kat mâlikleri lehine sonuçlandığı ve tescil
edildiği halde oturan kişi daireyi boşaltmıyorsa kat mâlikleri ‘’tahliye dâvâsı’’ açabilir ve söz konusu kişinin siteden tahliyesini sağlayabilirler. (KMK.Md:25)
Kiracı, kusurlu davranışlarıyla ortak alanın herhangi bir yerine ya da tesisine bir zarar vermişse bu zararı ödemek zorundadır. Aksi halde hakkında zararın tazmini için dâvâ açılabilir. (Borçlar K.Md:41
ve devamı,KMK:Md:15,16,18)
Kesin bir tarifi olmamakla birlikte yöresel ve kültürel farklılıklar aşure yapımında çeşitlilik gösteriyor. Ana malzeme olarak buğday, pirinç, kuru fasulye, nohut, şeker ve su kullanılır.
Malzemeler
• 1,5 su bardağı haşlanmış nohut
• 1,5 su bardağı haşlanmış kuru fasulye
• 1,5 su bardağı haşlanmış buğday
• 1,5 çay bardağı soyulmuş çiğ badem
• 1 çay bardağı ceviz içi (iri parçalanmış)
• 1,5 çay bardağı kavrulmuş fındık
• 1,5 çay bardağı kayısı
• 4 yemek kaşığı kuru üzüm
• 6 adet kuru incir
• 1 adet çubuk tarçın
• 1 adet portakal kabuğu
• 2,5 su bardağı toz şeker
• 2,5 su bardağı su
Kayısıları, incirleri suyun içerisinde beklettikten sonra küçük şekilde küp küp halinde doğrayın.
Derin bir tencerenin içerisine 2,5 su bardağı kadar su koyun. İçerisine portakal kabuğu ve çubuk tarçını kaynatmaya bırakın.
Kaynadıktan 5 dakika sonra çubuk tarçın ve portakal kabuğunu suyun içerisinden çıkarın.
Bir gece önceden suda bekletip kaynattığınız veya hazır haşlanmış bir şekilde satın aldığınız buğday, kuru fasulye ve nohutları kaynamakta olan suyun içerisine aktarın.
O malzemelerde kaynamaya başladıktan sonra içerisine toz şekeri ilave edin. Kısık ateşte karıştırarak kıvamlanmaya başlamasını sağlayın. Kıvam almaya başlayınca içerisine kayısı, incir, badem, fındık ve
üzümü de koyun ve karıştırmaya devam edin.
Eğer kıvamı sulu geldiyse bir yemek kaşığı kadar nişasta ilave edebilir, katı geldiyse de su ilave edebilirsiniz.
Birkaç dakika bu şekilde kaynadıktan sonra cevizi ilave edin ve kıvamı yoğunlaşınca ocaktan alın. Ardından kaselere eşit miktarda koyup, oda sıcaklığında soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra üzerini
süsleyerek servis edin.
Üzerini nar taneleri, fındık, fıstık, ceviz gibi kuru yemişlerle süsleyerek servis edebilirsiniz.
Yaşamın Dengesi Aile
1999 yılından bu yana görevini sürdüren Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in kurucusu olduğu Eskişehir Balmumu Müzesi, kentin en önemli kültürel mekânlarının başında geliyor.
Çarpıcı koleksiyonu ile yediden yetmişe herkesin ilgisini çekmeyi başaran müzede, alanlarında başarılı olmuş yerli ve yabancı isimlerin büyük bir titizlikle hazırlanmış balmumu heykellerini
görebilirsiniz.
Resmi adı “Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykel Müzesi” olan kültür tesisi 2013 yılında hizmete açılmıştır. Müzede, sanat ve televizyon dünyasında ün yapmış isimlerinin gerçek boyutlu heykelleri sergileniyor.
Sergi alanını süsleyen ve özellikle tatillerde yoğun ilgi gören heykellerin çoğu Büyükerşen’in kendisi tarafından yapıldı.
İlerleyen dönemde Yılmaz Büyükerşen’in öğrencilerinin katkılarıyla müzenin koleksiyonu büyük ölçüde artırıldı. Şu anda müzede 160 heykel bulunuyor.
Evimizin Sevimli Üyelerine Nasıl Bakılmalı?
Rengi ve sesiyle dikkat çeken hayvanlardan biri de doğal yaşam alanı Avustralya olan muhabbet kuşlarıdır. Muhabbet kuşları evcilleştirilir ve birçok ailenin sevimli üyesi olarak bize katılırlar. Sevimli
oldukları kadar da narin hayvanlar olan muhabbet kuşlarının bakımı çok önemlidir. Bunların kısaca sıralamak gerekirse;
Muhabbet kuşunun yaşadığı alan, kendisini rahat hissedeceği doğru büyüklükte bir kafeste olmalıdır.
Kafesin üzerine yapacağınız tünek ile her yere tuvaletini yapması engelleyebilirsiniz.
Yazımızın başında da dediğimiz gibi narin oldukları için soğuğa dayanıklı değillerdir; kış aylarında rüzgâra bırakmamalısınız.
Yemleri, sevdikleri yem olmalıdır.
Kafeslerinde gagalarını pürüzsüzleştirmek için bir gaga taşı olmalıdır.
Kafesteki suyu günlük olarak değiştirmek önemlidir. Mümkünse klorsuz su konulmalıdır.
Kafesleri günlük olarak temizlenmelidir, böylece böcek veya bakteri oluşumunu engellersiniz.
Düzenli kontroller için bir veterinere götürülmelidirler.
Yüz yogası, yüzümüzün daha sıkı ve gergin görünmesi için yüz kaslarımızı çalıştırır. En basit anlatımıyla yüz yogası, yüzün daha genç görünmesini sağlamaktır.
Yaşlanma belirtilerini geciktirebilir, sarkma ve kırışıklıkları önler, cilt daha sıkı ve sağlıklı görünür. Yüz yogasını düzenli ve doğru bir şekilde yaparsanız yüzünüzü şekilli ve genç görünmesini
sağlayabilirsiniz.
Yüz yogası hareketleri sadece cildinizi gençleştirmekle kalmaz. Gerginliği azaltarak rahatlamanıza yardımcı olur.
Yüz yogası hareketleri kan dolaşımı olan lenf sisteminizi harekete geçirdiği için ciltteki ödemleri ortadan kaldırabilir. Şişliği giderir. Göz altındaki mor halkalardan sizi kurtarır.
Kasları sıkılaştırdığı için birçok kişinin sorunu olan gıdı oluşumunu azaltır.
Daha parlak, daha sağlıklı ve daha genç görünen bir cilde sahip olmanıza yardımcı olabilir.
Aşama 1
Alındaki ince çizgiler ve kırışıklıklar: Önce iki elinizle yumruk yapın. Parmaklarınız size dönük olacak şekilde alnınızın ortasına yerleştirin. Orta derecede baskı uygulayarak yumruklarınızı alnınızın
kenarlarından şakaklarınıza doğru hafifçe kaydırın. Egzersizi 6 kez tekrarlayın.
Aşama 2
Kaz ayakları ve sarkık göz kapakları: İki elin işaret ve orta parmakları ile V şekli yapın. Orta parmağınızı kaşınızın iç kenarına ve işaret parmağınızı kaşınızın dış kenarına yerleştirin. Orta derecede
basınç uygulayın ve çekin. 8 kez tekrarlayın.
Aşama 3
Ağız ve dudak köşesindeki çizgiler: Oturun ve başınızı hafifçe geriye doğru eğin. Dudaklarınızı sıkıca sıkıştırın ve ileri doğru itin. Serbest bırakmadan önce pozisyonu 10 saniye basılı tuttuğunuzdan emin
olun. 5 kez egzersizi tekrar edin.
Aşama 4
Göz altı torbaları ve sarkık kaşlar: Avuç içlerinizi yüzünüzün yanlarına, yüzük parmaklarınızı da kaşlarınızın ucuna gelecek şekilde yerleştirin. Cildinizi gerdirmek için ellerinizi yavaşça yukarı doğru hafif
bir baskı uygulayarak kaydırın. Bu egzersizi 4 kez tekrarlayın.
Aşama 5
Boyun ve çene sarkması: Boynunuzun gergin durması için başınızı hafifçe geriye doğru yatırın. Alt dudağınızı şişirerek gerginliği yoğunlaştırın. Parmaklarınızı boynunuzun her iki tarafına yerleştirin ve
yumuşak hareketlere köprücük kemiğinize doğru inin. 5 kez tekrarlayın ve her tekrarda boynunuzdan başlamayı unutmayın.
“Önemli olan marşımızı okutup, bayrağımızı dalgalandırmaktı”
5. KEZ DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU YAŞAYAN İLK TÜRK GÜREŞÇİ RIZA KAYAALP
Ana sponsorunuz Gamador İnşaat’ın hazırladığı 5. Kez dünya şampiyonluğunuz için düzenlenen kutlamayı nasıl buldunuz?
Gerçekten dünya şampiyonluğuna yakışır, çok güzel bir kutlama olmuş. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Bu kadar bekliyor muydun diye soracak olursanız beklemiyordum diyebilirim. Bu kadar
kalabalığın olması, burada bir araya gelmesi beni çok gururlandırdı ve sevindirdi. Bir kez daha sizin vasıtanızla herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
“Önemi olan marşımızı okutup, bayrağımızı dalgandırmaktı”
Sırbistan’da uzun mücadelelerin ardından final gününde kariyerinizin 5. kez dünya şampiyonluğunu alarak bayrağımızı göndere çektirdiniz. Şampiyonada neler hissettiniz?
Bu benim katıldığım 11. dünya şampiyonası oldu bu yüzden daha önce defalarca tecrübe ettiğim bir müsabakaydı. Aslında orada hissettiğimiz strese ve heyecana alışkınım. Tabii ki çalışmadan bunların üstesinden
gelmek imkansız. Çalışmalarıma ve yeteneklerime güvenen biriyim. İyi çalışınca madalya alacağımı, şampiyon olacağımı bilen birisiyim. Allah’ın bana verdiği yeteneği geliştirerek, çalışarak, en iyi şekilde
performansımı yükselterek katıldığım şampiyonalarda göstermeye çalışıyorum. Katıldığım dünya şampiyonalarında başarı kazandım ve bu şampiyonaya da aynı şekilde hazırlandım. Ve burada da rakiplerimle mücadele
ederek en iyi şekilde finale yükseldim. Finalin bir gün sonra olması elbette performansı etkiliyor, final gününde de güzel bir taktik güreşi yaparak dünya şampiyonluğunu ülkeme kazandırdım. Önemli olan da
budur diye düşünüyorum zaten. O madalyayı takmak ve istiklal marşımızı söyletmek kadar gurur verici bir şey yok. Güzel bir dünya şampiyonası deneyimi daha yaşadım diyebilirim.
“Her Maçtan Önce 2 Kg Bench Press yaparım”
Şampiyonalara çıkarken bir duanız, mottonuz ya da ritüeliniz var mı?
Evet, bir totemin var. Maçlardan birkaç gün önce 200 Kg Bench Press yaparım. Dünya şampiyonasına gitmeden önce de yaptım; rahat bir şekilde kaldırıp indirdim. O zaman dedim ki ben hazırım, gücüm kuvvetim
yerinde. Bu benim için bir totem oldu. Kuvvetimin yerinde olduğunu bu şekilde test ediyorum, eğer rahat kaldırıyorsam müsabakam da çok iyi geçiyor.
“Önümde 2 Avrupa, 1 dünya şampiyonası ve 1 olimpiyat var”
Bundan sonra sizi neler bekliyor?
Bundan sonra önümde 2024’e kadar 2 Avrupa şampiyonası 1 dünya şampiyonası ve 1 olimpiyat var. Bu maçlarda da kırılması zor bir rekor kırarak yeni şampiyonluklar elde etmek istiyorum. 2024
olimpiyatlarından sonra da sporu bırakmanın zamanının geldiğini düşünüyorum. Çünkü kendi hayatıma, kendi yaşamımı da vakit ayırmak istiyorum. Tabii bu zamana kadar Gamador İnşaat’la olan yolculuğumuza devam
edeceğiz.
Evinizi sonbahara hazırlıyoruz
Sonbaharın gelmesiyle iç mekan tasarımına dair küçük tüyolar size bahar kadar enerji verebilir ve canlı hissettirebilir. İyi haber şu ki, evinizi aydınlatmak ve tazelemek, düşündüğünüzden çok daha kolay!
Odanızın düzeninden ve tasarımından bıktıysanız, mevsim geçişinde odanızın enerjisini değiştirmek sizi iyi hissettirecektir. Gerçekten bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız hızlı ve kolay yol bulmak o kadar da
zor değil. Odanızın tasarımının mükemmel görünmesinin sırrı, popüler dekor ürünleri pahalı bitkiler değildir. Daha ziyade, bu tasarım fikirleri söz konusu olduğunda özgün ve alışılmışın dışında
düşünebilmeyi gerektirir. Elinizde bulunan eşyaları yeniden kullanarak yaratıcı olabilmeli ve evinizi tazelemek için birkaç zevkli tasarım riskini göze alabilmelisiniz. Birkaç değişiklik
yaparak evinizde mevsimin değişimini kutlamaya hazırsanız, sonbahara hazırlamak için birkaç yaratıcı yöntemimiz var. Küçük bir değişiklik sizin için iyi olacaktır.
İşe Yaşam Alanınızı Temizlemekle Başlayın
Tüm düz yüzeyleri temizleyin ve tamamen yeni bir düzen oluşturun. Fazla eşyalardan kurtulun. Unutmayın, daha az eşya daha rahat mekanlar! Yapamadığınızı düşünürseniz evinizi fotoğraflayın ve daha sonra bunun
için kendinize zaman ayırın detaylıca inceleyerek karar verin
Yeni bir bakış açısı ve yenilik duygusu oluşturmak için mobilya parçalarınızı ihtiyaca göre hareket ettirin dolu-boş ilişkisi kurun. Sonbahara hazırlığın en etkili ve kolay yollarından biridir
Yapabileceğiniz en kolay dekor parçalarından biridir, detaylı düşündüğünüzde birçok şey duvara asıldığında havalı durabilir. Güzel renkli bir servis tabağı, takılarınız, fotoğraf makinesi veya bir ayna boş
bir duvara birlikte gruplandığında yaratıcı bir eser ortaya çıkabilir. Bu sonbaharda evinize yeni bir bakış açısı kazandırın!
Mini balkabaklarını güzel bir kaseye koyabilirsiniz. İsterseniz sazlıklardan kamış toplayıp bir vazoda sergileyebilirsiniz. Kış için ise yeni bitkiler yetiştirmek isterseniz, sonbahar kendi bitkinizi ekmeniz
için tam mevsimi.
Kullanmadığınız Ürünleṙi Fonksiyonel Hale Geṫirin
Eski ders kitaplarını yığın haline getirip küçük bir yan masa yapın. Sehpa olarak eski bir seyahat bagajını boyayıp ve kullanabilirsiniz. Dolabınızda toz toplayan dokuma sepetlerini saksılara giydirebilir,
boş bir şişeyi hasır iple sarıp ve bir mumluğa çevirebilirsiniz. Unutmayın yeterli yaratıcılıkla, tasarım olanakları sınırsız!
Odalar Arası Aksesuar Takası
Yaşam alanlarınızda yeniliğin bir diğer kolay yolu odalarınızdaki aksesuarları birbiriyle değiştirmek olacak. Örneğin, salondaki bir objeyi yatak odasına yatak odasındaki bir bitkiyi salonu
taşıyabilirsiniz. Perdeler, halılar ve aydınlatmalarda buna dahil olursa yeni bir ev konseptiniz olmuş demektir.
Zihin Hapishanesinden Özgürleşmek
Yaşadığınız bir olay üzerine tekrar tekrar düşündüğünüz oldu mu? Zihninize takılan bir şeyi bırakmakta zorlandınız mı? Ruminasyon; işlevsel olmayan ve sonuca varmayan düşüncelerin zihinde bozuk bir plak gibi
tekrar etmesidir. Kişi yaşadığı olayı çözmek için harekete geçmek yerine olası neden ve sonuçları düşünmek – ten kendini alıkoyamaz. Dolayısıyla ruminatif düşünce biçimi, kişinin sorun çözme becerilerini
etkileyerek alternatif çözümlerden uzaklaşmasına neden olur. Ruminatif bireyler, geçmiş deneyimlerini olumsuz hatırlayarak yaşamlarının olumsuz olaylarla dolu olduğunu düşünür. Yaşadıkları bir sorunu kötümser
bir tonda yorumlarlar. Sorunun kendileriyle ilişkili yönlerini değerlendirirken kendi başarılarını küçümseyerek, hatalarında genelleme yaparak, çarpıtılmış bir yargıya varırlar. Dolayısıyla bireyler karamsar
bir tutumda kendilerini olumsuz bir şekilde değerlendirir ve gelecek hakkında umutsuzluğa kapılırlar. Peki ruminatif kısır döngüden çıkmak için ne yapmak gerekir?
Yaşadığınız olayda olumsuz bir sonuca vardığınızda sizi oraya ne götürdü? Başlangıçta olay hakkındaki düşünceleriniz nasıldı? Aynı konu üzerinde tekrar tekrar düşünerek çözüm veya cevap bulabildiniz mi? -Konu
zihninde netleşti mi daha da mı karıştı? Düşüncelerimiz bazen bizi sarar ve onların bizden büyük olduğunu düşünürüz. Oysa çözüm düşüncelerimizi baskılamak veya görmezden gelmek değildir, düşüncelerimizle
birlikte olabilmek ve düşüncelerimizle kalabilmektir. Çünkü düşüncelerimizden kaçmak, onları baskılamaya çalışmak veya görmezden gelmek düşüncelerin daha çok gelmesine neden olur. Olumsuz bir zihinsel uğraş
içerisinde olduğumuzu fark ettiğimiz anda; düşüncelerimizden bir adım geri gidip mesafe almak, düşüncelere kapılmadan onları gözlemlemek ve yargılarımızdan uzaklaşmak ruminasyona sürüklenmemizi engeller.
Zorlanmalarımızın ve acılarımızın kaynağı deneyimlerimiz değil, deneyimlerimize atfettiğimiz yargılarımızdır. Yaşadığımız zorlayıcı deneyimlerimize yargısız bir şekilde ışık tutabilmek bizi
özgürleştirecektir.